Loading...
Bilmek pek çok felsefeci için hala tartışılır bir kavram. Acaba gerçekten bildiklerimiz ve bildiğimizi düşündüklerimiz neler? Şimdi yapacağım deneme içgüdüsel olarak bildiğimize inandığım bir şeyi açıklamak üzerine olacak. Reşat Nuri "En uzun, en çaresiz geceni düşün. Sabah olmadı mı?" demiş. Bu sözü umutsuz hisseden bir arkadaşımıza söylediğimiz ya da umutsuzken bize hatırlatıldığı olmuştur. Her ne kadar kötü günlerin geçeceğini, hayatın bazı ritimlerinin akmasına izin verdiğinde özlemini duyduğun ışığın seni yeniden canlandıracağını ifade etse de, bu cümle içinde umutsuz bir yansımayı da barındırır. "En aydınlık sabahını düşün. Yine gece olmadı mı?" Ben bir döngüden ibaret olan gün ve geceye, tek bir taraftan yaklaşamamaktayım. Gece içinde günü, gün içinde geceyi barındırır. Bence bu sözün değeri, güneşin doğacağının farkında olmamız, onu bilmemizden geliyor. -güneşin her gün yeniden doğacağı yine de kesin değildir- Bu doğumun farkında olmak bizi yine umutlandırabilir. Fakat bize mutluluk vereceğinin garantisi yoktur. Aksine bilginin farkında olmak çoğu zaman bize hem hüzünü hem de sorumluluğun getirdiği korkuyu yaşatır. Öyle gerçekler vardır ki değiştiremeyeceğimiz, gecenin geç saatleri akıp giderken, güneşin doğuşunu ufuktan gelen bir düşman gibi görürüz. Kaygıya kapılmak normaldir, bilgiyi reddetmeyen ve onun gelişini doğurmaya çalışan her insana bir ağrı peydah olacaktır. Zira doktorun da, ilacın hoşumuza gidip gitmeyeceğine dair bir garantisi yoktur. Güneş doğar. Ve bildiğime inandığım bir şey daha var ki, ilacı bilmek olan insanlar, güneşi apaçık görünce matemli de olsa bir huzura kavuşacaktır. Bence geceyle gündüz arasında gidip gelen bu hisler, saf mutluluktan daha üstündür. Eğer, bütün bunlara yüz çevirip bir mağaraya saklanacak olsak, sadece gölgelere inanacak, onlardan ne kadar kaçarsak kaçalım bizi takip edeceklerdi. Bastırdığımız her bir ışık için de biraz daha gerçeğimiz haline dönecekti gölgemiz. Biliyor olmanın laneti de budur, gözlerin günışığına alışınca, gözkapağının ardındaki karanlığa tahammül edememen.