Loading...
Evlat, duydum ki tepedeki çukura bakıyorsun. Tam ağacın yetişmesini beklediğin yerde. Bunca vakit inanmanı bekledim. Bir seraba inanmalıydın, yoksa ne çölde olduğunu ne de bir ağacın yetişebileceğini fark ederdin. Peki daha ne kadar boş bir çukura bakıp duracaksın? Ölü bir çiçeğe yeterince su verdin. Arkanı dönmenin zamanı gelmedi mi? Bak orada bir bahçe var. Aralarında da bir ölümsüzlük çiçeği. Tek tek sevginle inşa ettiğin, ektiğin bahçene, hala dönüp bakmayacak mısın? Gece bitti, kış dindi ve indigo renginden bir güneş doğuyor. Bak orada sarı papatya, bak orada siyah bir gül, bak bir çınar var orada. Bir dut ağacı evvelce tırmandığın, ötede bir lavanta. Çiçek açmış bir portakal ağacı ve yeşil çimenler altında. Yüzünü dönmeyecek misin hala? Hatırlıyor musun bir taşın altında, ilk çimenleri görmüştük seninle de koca çölün içinde bağırarak koşmuştun? Bir daha bak o taşın altına. Ne demiştin bana? "Sevgi" değil mi? O çimeni orada bitiren. Bahçen gözlerinin ardında evlat bırak ufka bakmayı. Arayıp durduğun ismin gözlerinin ardında. Yasını bitir ve üzülme. Gömülen tohum önce toprağı sevindirir. Filizini görmen için beklemen gerekecek daha." Genç adam elindeki mektubu katladı ve cebine koydu. Çukurdan ayrılmak çok güçtü. Hiçliğe bakıyordu sanki ya da yitip giden o aleve. Dizleri üstüne çökmüştü, başı eğikti. Gece sona ermişti, ayağa kalkmalıydı yeniden. Artık uykusuz geceler yok, hiçlik yoktu. Önce çukurdan ufka kaldırdı başını. Güneşin doğuşunda görmüştü alevin gücünü. Ateş bizden hikayeler yaratıyordu. Bazen güneş, bazen meşale, bir mum, sokak lambası ya da bir yangın yaratıyordu bu hikayeleri. Başını çevirdi, sırtını hiçliğe döndü. Gözleri parıldadı, hepsi geçmişti. Sabah rüzgarı hafiften yüzünü okşuyor, kulağında bir melodi çınlıyordu. Tepeden indi ve altın çiçekli bahçesine yürüdü. Altın çiçek solmaya yüz tutmuştu, fakat asla solmayacağını biliyordu. "Tek bir kez açar, tek bir kez solar." Böyle söylenirdi. Ama bazen ölü gibi durur, fakat bir damla su hayata döndürürdü. Her bir ağaca ve çiçeğe, hayatta olan olmayan ne varsa onlara dokunarak yürüdü bahçesinde.